Yaz...

 





...
    Yazın en kötü yanı akşamüstü çöken o ağır sessizlik nöbetleri, inatçı bir parazit misali dönüp dolaşıp seni buluyor sanki. Ölümü düşünmek gibi tehlikeli anlara gebe bu saatler biliyorsun. Yüzünün her kıvrımında hissettiğin o sıcak akşam esintisinin eşliğinde sokağın sesine, içtiğin acı kahveye, radyoda duyduğun ancak adını bilmediğin şarkının son notalarına ve daha birçok şeye anlam yüklemeye başladığın tehlikeli saatler... Özenle seçtiğin bir çift gözyaşına gerekli zemini hazırladıktan sonra mevsimin en derin buhranına bırakıyorsun kendini ve bu limansız okyanusta kendi karanlığına kulaç atıyorsun. Göğsünde titreyen kırık bir nefesin acısı ile taşımak zorunda kaldığın anıları hissediyorsun kollarında. Her ilerleyişinde daha da ağırlaşan zincirler gibi vücudunun her yanını sarıyor âdeta. Dayanamayıp en dibe doğru bırakmak istiyorsun kendini, sonsuz boşluğun içinde kaybolup gitmenin bir işe yaramayacağını bilsen bile usulca dibe doğru çökmek istiyorsun. İşte, kendine karşı hükmen kaybettiğin bir savaş. Bir acı kahve eşliğinde birkaç nota ile başlayan ve sonu her daim mutlak yenilgiye çıkan bir başka savaş daha...

    Sahi, ne kaldı senden geriye? Çocukluğundan bu yana kötü bir alışkanlık gibi anlam yüklediğin mevsimler mi? Birkaç metrekare odada duvarlara sinen çığlıkların mı? Amaçsızca arşınladığın yollarda hakim olamadığın gözyaşların mı? Sustuğun daha doğrusu sakladığın şeylerin ardında senden geriye ne kaldı? Yoksa hiçbir şey mi?
.....
...


Bulut Seyyahı - 22.07.2021

Yorumlar

Popüler Yayınlar