İD / Bölüm 2 - 2016
…
-İnsanlara karşı aşırı tepkiler veriyorsun.
-Aşırı?
-Bir noktada dur demiyorsun yani duygularına. Sana, biraz bile olsa iyi davranana aşırı iyi, biraz bile kötü davranana aşırı kötü davranıyorsun. Nefretinin ve sevginin bir sınırı yok…
…
Zihnimde bir prangaya dönüşen bu diyalog nasıl başladı hatırlamıyorum ancak bugünlerde ansızın sızlayan bir kesikten farkı yok gibi hissediyorum. Bulanık bir fotoğraf karesinin geride bıraktığı birkaç yalnızlık ağırlığı…
2016’nın son günleriydi. Sınavların ve üniversitedeki son yılın getirdiği belirsizliğin rehavetine kapılmış, kendimizi amaçsızca sokağa attığımız bir geceydi. Allak bullak olmuş bedenlerimizi, içinde kaybolmak istediğimiz sokaklara ve karanlığa gömmek istiyorduk ve nedense durup düşünme evresini geçen onca yılda kaybetmiştik gibiydik. Biri o gece elimizden tutup yabancısı olduğumuz bir yere götürse sanırım kimse sorgulamazdı varacağımız noktayı ve geride kalanları. İçimizdeki devinimi ve sakin kalmaya gayret eden adımlarımızı karanlığa teslim olmuş bir kaldırım kenarına çevirdik. Çöküp kaldığımız bu nokta ışığını kaybetmiş bir deniz fenerini andırıyordu benim için. Gecenin hareli kumaşı, yalnız meşalelere dönen sokak lambalarını sarmaya çalışıyordu. Boğazımıza kadar battığımız bu belirsizlik rehavetinin içinde hayatta kalmaya çalışan bir avuç gençtik işin özü…
Vahşi bir hayvan gibi kafamın içinde dönüp duran bu diyalog parçası ise o gecenin mezar taşı. Bir parçamı bıraktığım o kaldırım kenarında yüzüme yediğim bu sert tekme nefesimi kesmiş, bir an önce boynum kırılsa da bu urganın acısını daha fazla hissetmesem diye düşünmüştüm. O an biri dokunsa omzuma, okyanusun ortasında milyonlarca parçaya dönen bir buzdağı gibi dağılacaktım.
Başı olmayan bu diyalog beni kaldırım kenarından çekip dumanı tüten bir savaş alanına bırakmıştı. Sürünemeyecek kadar yorgun ve yaralıydım. Ne kadar sürdüğünü bilmediğim bu içsel bulantının ardından kendime geldiğimde ise kısa bir an düşündüm. Yanlış olan ben miydim? Yıllarca bir yanlışlığı mı büyüttüm ve beraberimde taşıdım? Duygularım hiçbir zaman dizginleyemediğim bir canavara mı dönüştü? İçimde kimliksiz birçok ses yükselmeye başladı o an;
-Bu yansıma nereden çıktı?
-Tökezlemenin sonucu aynı yere çıkacak git buradan!
-Ama tutunacak anlar biriktirmişti böyle durumlar için.
-Hiçbir an düşüşü durdurmaya yetmez.
-Gerçek yüzü bu mu yoksa?
-Evet…
-Hayır…
-Bilmiyorum…
-Bilmiyorum…
-Yine aynı yere dönecek.
-Aynı yer…
-...
-Soğuk…
-Sessiz…
-Yorgun…
-Ya sonra?
-Bilmiyorum…
-Bilmiyoruz…
-...
O gecenin üzerinden yıllar geçti. Sessiz kaldığım o gecenin sabahı nasıl geldi bilmiyorum, bir şekilde ayakta kaldım. O sabah bir şeyler değişti mi? Bilmiyorum. Bunca yıl sonra ben değiştim mi? Onu da bilmiyorum...
Kendime dair bilmediğim ne kadar çok şey varmış…
Bulut Seyyahı
Yorumlar
Yorum Gönder